Özel güvenlik görevlileri, kamu güvenliğini destekleyen kritik bir görevi ifa etmektedir. Bu nedenle 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun, bu görevi yürütecek kişilerin belirli şartları taşımasını zorunlu kılmaktadır.
Ancak,
Güvenlik soruşturmasının olumsuz olması veya geçmişte haklarında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmiş olması
Zaman zaman kişilerin özel güvenlik görevlisi olma haklarının hukuka aykırı şekilde engellenmesine sebep olabilmektedir.
Bu makalede, özellikle kamu davasının açılmasının ertelenmesine dair kararların özel güvenlik görevlisi olmaya etkisi, mevzuat ve yargı içtihatları ışığında değerlendirilecektir.
1. Hukuki Çerçeve: 5188 Sayılı Kanun’un 10. Maddesi
Bu madde, özel güvenlik görevlisi olabilmenin şartlarını açıkça belirlemiştir:
“Uyuşturucu veya uyarıcı madde suçlarından mahkûm olmamış olmak.”
Bu düzenleme, yalnızca mahkûmiyet halinde özel güvenlik görevlisi olunamayacağını ortaya koymaktadır. Bu nedenle hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı bulunmayan kişilerin, sırf bir soruşturma ya da kovuşturma geçirmiş olması özel güvenlik görevi yapmasına engel teşkil etmemelidir.
2. Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi (CMK m.171)
CMK’nın 171. maddesi uyarınca, bazı suçlarda kamu davasının açılması, şüphelinin belirli koşulları yerine getirmesi hâlinde ertelenebilir. Bu durumda şüpheli hakkında:
- – Yargılamaya başlanmaz,
- – Mahkûmiyet kararı verilmez,
- – Denetim süresi içinde suç işlemediği takdirde, takipsizlik kararı verilir.
Bu prosedür, kişinin “suçlu olduğu” anlamına gelmediği gibi, hakkında “suç işlediğine dair mahkeme kararı” da içermez.
3. Güvenlik Soruşturması Sonucunun Olumsuz Olması: Tek Başına Yeterli mi?
Kamu otoriteleri, bu tür geçmiş olayları gerekçe göstererek güvenlik soruşturmasını olumsuz değerlendirmekte ve kimlik kartı başvurularını reddetmektedir. Ancak bu durum, hukuki belirlilik, masumiyet karinesi ve adil yargılanma hakkı ile çelişmektedir.
Danıştay içtihatları da bu yöndedir:
4. Emsal Danıştay Kararları
Danıştay 8. Daire, 2022/2100 E. – 2022/6103 K.
“Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı, mahkumiyet hükmü niteliğinde olmadığından, kişinin 5188 sayılı Kanun’un 10/b maddesindeki şartı taşımadığı söylenemez. Bu nedenle sırf bu nedenle özel güvenlik kimlik kartı verilmemesi hukuka aykırıdır.”
Danıştay 12. Daire, 2018/1922 E. – 2021/4160 K.
“Kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmiş olması, özel güvenlik görevlisi olmaya engel teşkil etmez. Bu tür tedbirler kişinin suçlu olduğu anlamına gelmez. Güvenlik soruşturmasının olumsuz değerlendirilmesi tek başına yeterli gerekçe olamaz.”
Danıştay 8. Daire, 2014/7582 E. – 2016/4160 K.
“Uyuşturucu kullanma suçu nedeniyle verilen denetimli serbestlik tedbiri, kişinin özel güvenlik görevlisi olmasına engel değildir. Mahkumiyet kararı bulunmadığı sürece başvurunun reddi hukuka aykırıdır.”
5. Değerlendirme ve Sonuç
Görüldüğü üzere:
- – Hakkında kamu davası açılmasının ertelenmesi kararı verilen kişilere dair suçluluk karinesi oluşturulamaz.
- – Bu kişilerin özel güvenlik görevlisi olma hakları, yalnızca güvenlik soruşturmasının soyut ve dayanıksız biçimde olumsuz sonuçlanmasıyla kısıtlanamaz.
- – Mahkeme kararı ile kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü olmaksızın yapılan red işlemleri, hem idari yargıda iptale konu edilebilecek niteliktedir, hem de kişi hak ve özgürlükleri bakımından ağır bir ihlaldir.
Sonuç Olarak:
“Kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmiş olması, özel güvenlik görevlisi olmaya engel teşkil etmez. Bu tür tedbirler kişinin suçlu olduğu anlamına gelmez. Güvenlik soruşturmasının olumsuz değerlendirilmesi tek başına yeterli gerekçe olamaz.”
Bu temel ilke, hukuk devletinin ve masumiyet karinesinin doğal sonucudur ve idarenin keyfi uygulamalarına karşı bireyin korunması gerekir.
Bir yanıt yazın